İstanbul’un Hanları- Timurtaş Onan
İFSAK Etkinlikleri Tüm Hızıyla Devam Ediyor!
Konuk olarak Timurtaş Onan’ı ağırlayacağımız “İstanbul’un Hanları” fotoğraf Gösterisi, söyleşi ve imza günü etkinliği, 17 Ekim 2024, Saat 19.30 ‘da İFSAK ’da.
Kadim hanların kalender sakinlerine, ustalarına, emekçilerine ve aramızdan ayrılsalar da unutulmayanlara…
Zaman Kapanı: İstanbul Hanları
Yürümek, başka herhangi bir şehirdekinden çok daha fazla şanslı karşılaşma getirir size İstanbul’da, hele ki Tarihi Yarımada’da… Dev Selatin camilerinin göğe yükselen kubbelerinin arasında, Kapalıçarşı’nın iyi tıraşlanmış gösterişli bir yüzük taşı gibi tam orta yerine mıhlandığı tarihi çarşı ve hanlar bölgesi; taş duvarları, kuytu köşeleri ve tavşan deliklerini andıran sürprizli geçitleriyle, insan yapısı bir kentte değil de adeta doğada; güneşli patikalar, uğultulu kanyonlar ve loş mağaralar arasında gezindiğiniz hissini verir. İnsan bu cümbüşün içinde, aradıklarının yanında aramadıklarını da fazlasıyla bulur.

Fotoğraf sanatıyla tanışıklığının ilk yıllarında, kendi deyimiyle şehrin sokaklarında “haytalığın” tadını çıkaran, İstanbul’un tedrisatından geçmiş Timurtaş Onan için de Tarihi Yarımada’nın duygusal repertuarındaki yeri ayrıdır. Sayısız defa fotoğrafladığı Suriçi bölgesi, elinizde tuttuğunuz “İstanbul’un Hanları” kitabıyla beraber, şimdi sanatçının İstanbul antolojisinde baş köşeye yerleşiyor. Birbiriyle ilişkisiz duran yaşam fragmanları arasındaki görünmez bağların izini süren Onan, zihninde durmaksızın akan siyah-beyaz İstanbul filminin devamı için bir kez daha kahramanlarını sahneye davet ediyor.
Şehrin gizemli iç dünyasının alt katmanlarına doğru, telaşsız adımlarla çıkılan bu yolculukta, şair Aragon’un deyimiyle “insan akvaryumu”nu andıran kalabalıkların içinden geçip giderken, arka sokaklarda ışık ile gölgenin, güzel ile çirkinin, komik ile trajik olanın bitmeyen çekişmesine tanık oluyoruz. Sirkeci’nin, Tahtakale’nin, Sultanhamam’ın dünyeviliği, Haliç tepelerine doğru tırmanan çarşılar bölgesine şeytan minareleri gibi dizilmiş asırlık hanların münzeviliğine dair çok az ipucu veriyor.
Zamanı içeri sızdırmamak için tasarlanmışa benzeyen kanatlı, ağır han kapılarının ardında, avluları çevreleyen hücrelerdeki atölyelerde ve depolarda, kaybolmaya yüz tutmuş iş yapma biçimlerinin son tanıkları; zamane dervişlerinden farksız ustalar, sanatkârlar ve ticaret erbapları bizi selamlıyor. Timurtaş Onan da hemen her fırsatta yolunu düşürdüğü hanlarda bu selamı almakla kalmıyor; yıllara yayılan dostluklar esnasında yakaladığı parıldayan anları şimdi bizlerle paylaşıyor.
Endüstriyelleşmeyle gelen tek tipleşme kadar, dijitalleşmeyle içine yuvarlandığımız sanal gerçeklik de belli ki hanları tam fethedememiş ve bu ekosistemi habitatı bellemiş kişileri yıllarca pas geçmiş. Ancak elden ele yüzlerce yıldır taşınan bu bayrak yarışında, şimdi kime sorsak cevap aynı: “Yol bitti!” Tam da burada, Walter Benjamin’in cennetten esen değişim rüzgarlarına kapılmış “tarih meleği” canlanıyor gözümüzde. Ardına kadar açık kanatlarını kapatamadan, yüzü geçmişe, sırtı geleceğe dönük halde sürüklenen bu melek, bazılarının anlamlı bir olaylar dizisi gördüğü yerde sadece tek bir felaket ve ayaklarının dibinde yükselmekte olan bir enkaz görüyor. İstanbul’un sonsuz deri değişimi karşısında da benzer bir çaresizliğe kapılmak kolay aslında. Timurtaş Onan ise zor olana soyunuyor ve kendi ifadesiyle “her türlü zulmü yaşasa da güzelliğinden ve ruhundan bir şey kaybetmeyen şehrin” anahtarını elimize veriyor.
Her zamanki gibi bu sefer de Onan’ın objektifi, şehirle yaşadığı o çok özel ilişki esnasında “sübjektife” dönüşüyor. Çünkü, her gizemli şehir gibi İstanbul’un da sadece hayalperestlerin sırrına erebildiği bir oyun alanı olduğunun farkında. Onun karelerinde hayat bulan, Godard’ın peşinde olduğu “şans eseri kusursuz”un ta kendisi… Hatta daha da iyisi, kusurlarıyla kusursuz bir dünya!
Timurtaş Onan;
İstanbul’da doğdu. Fotoğraf çalışmalarına 1980 yılında başladı. Bu süre zarfında yurt içinde ve yurt dışında birçok fotoğraf etkinliğine katıldı, sergiler açtı, fotoğraf projeleri gerçekleştirdi. Ulusal ve uluslararası fotoğraf yarışmalarında jüri üyeliği yaptı. Sosyal açıdan önemli konular üzerine belgesel filmler çekti. Özellikle İstanbul üzerine yaptığı özgün projeler ile tanınan Onan’ın eserleri, yurtiçinde ve yurtdışında kamuya ait ve özel birçok koleksiyona dahil edildi. Bir yandan fotoğraf atölyeleri gerçekleştiren ve çeşitli sergilerin küratörlüğünü üstlenen Onan, bir yandan da kentin farklı yüzlerine odaklanan, beş kitaptan oluşacak “İstanbul Antolojisi”ne yeni halkalar eklemeye devam ediyor.
Kitaplar
2024 İstanbul’un Hanları
2022 İstanbul Zamansız
2020 İstanbul Bir Garip Şehir
2018 İstanbul Her Şeye Rağmen
Kitaplar
2010 Tarihi Yarımada/Yansımalar
2009 İstanbul Blues
2006 Türk Fotoğrafçıları Kütüphanesi No: 30
2005 Beyoğlu Geceleri
Filmografi
2014 Geziyi Hatırlamak
2010 Tarihi Yarımada/Yansımalar
2010 Kramp
2009 Hayali Tacettin Diker
2008 Tarlabaşı’nda Neler Oluyor?
2007 Sokak Çocukları
Afiş Tasarımı: Sara Arslan